27 Şubat 2014 Perşembe

Bebeklerde Ek Gıdaya Geçiş

1 yorum
Bir çoğunuzun bildiği üzere 7 aylık bir bebeğim var. Son 1 aydır ek gıda dönemine girmiş bulunuyoruz. Ailemizin 3 kişilik bir aileye adım atacağını öğrendiğimden beri sürekli bebek gelişimi ve bakımı ile ilgili okuyorum. Daha fazla ne öğrenirim, nasıl davranmalıyım, beyin gelişimi için neler yapmalıyım? Çevremdeki tecrübelerden yararlanıyorum. Kendime göre yanlış gördüklerim ve beğendiklerim var tabi ki.
Ek gıdaya geçişte öncelikle her gün düzenli olarak meyve, sütlaç ya da muhallebi, sebze püresi yada çorba ve yoğurt  ile başladım. Unutmayın bebeklik dönemi hayatın her geçen gün değiştiği ve çok hızlı farklılaştığı bir dönemdir. Durum böyle olunca biz anne babalar da beslenmeyi nasıl şekillendireceğimiz de biraz zorlanıyoruz. Hatta son yıllarda bazı besinlere öyle işlevler yüklüyoruz ki sanki çocuğumuz o besini yemezse algıları zayıflayacak, büyümeyecek gibi bir takım yersiz korkular ve tereddütler yaşayabiliyoruz. Aslında bu korku bize yaşatılıyor.
Ek gıda dönemine geçerken ben hiç tereddütte düşmedim. "Yer mi" diye düşünmedim. Unutmayın annenin tereddüttü, korkusu,endişesi bebeğine geçer. Bebeğinizin yanında bu duygulardan sıyrılın lütfen.
Önemli kıldığım bazı konular var ve bunlara çok dikkat ediyorum. 

  • Öncelikle Yağız'ı mama sandalyesine oturttuğum zaman mutlaka mutfak masasının çevresinde oluyoruz. Yani şimdiden masa düzenine alıştırmaya çalışıyorum. Öğrenmez demeyin, bebekler o kadar akıllı ki, her şeyi beyinlerine kaydediyorlar.  Sağlık beslenmeyi aşılıyorum. Yemek yaparken içine neler koyduğumu, neden koyduğumu, neye yaradıklarını anlatıyorum bebeğime. Masayı kurarken beni izlemesini sağlıyorum. Buna sakın gülmeyin, çünkü bir kitapta çocuğunuzla birlikte alışverişe çıkmak, sofranın hazırlanmasında çocuğunuzun size yardımcı olmasını sağlamak (bebekse izlemesini sağlamak) ve sofrada ailece dengeli bir menü yemek sağlıklı beslenmek için önemli bir adım olduğunu okumuştum. 
  • Besin-tat ilişkisini doğru kurabilmeleri için bebeklere yiyeceklerin karıştırılarak değil, ayrı ayrı yedirilmesi ve ek besinlerden günde sadece birinin verilmesi gerekiyor. Ben bu konuda sadece hangi sebzeyi verirsem vereyim doğal antibiyotik bazlı olduğu için soğan ve sarımsak katıyorum.
  • Doktorumuzun uyarısıyla 1 yaşa kadar inek sütü vermiyoruz. Çünkü inek sütü ile beslenen bebeklerde alerjik hastalıklara daha sık rastlanır, daha fazla yağ ve sodyum içerdiğinden böbrek yükünü ağırlaştırır, hazmı zor olur, daha düşük D vitamini içerdiğinden bebekte normal kemik gelişimini sağlayamaz, daha düşük demir ve C vitamini içerdiğinden bağırsaklarda gözle görülmeyen çok küçük kanamalara ve bunun sonucunda bebekte kansızlığa yol açabilir.
  • Bağışıklılık sistemi güçlensin diye her gün kuru kayısıyı suda bekletip blenderdan geçiriyorum. (A vitamini içerir. Hücre gelişiminde çok önemlidir) Ayrıca ceviz (Omega 3 kalp/damar sağlığı ve beyin gelişimi için çok önemli ), sarımsak (antibiyotik), su (Vücudun enfeksiyonlara karşı direncini arttırır, toksinleri vücuttan atar), kivi (C vitamini)


Yemek beklerken de ayrı bir tatlı ve mutlu benim oğlum :)


Çocuklarımızı beslerken bir çok hatalar yapabiliyoruz. (Çevremden gördüklerim) Birçok kişi çocuğunu beslerken sağlıklı beslensin diye bol posalı besliyor. Aşırı posa alımı ise minerallerin vücuttan atımını arttırarak bir takım yetersizlikler yaratabiliyor. Büyüme ve gelişmeyi yavaşlatabiliyor. Çocuklara 5 yaşı geçene kadar kepekli ürünler verilmemeli ve günlük posa ihtiyaçları; sebze yemekleri, salata ve meyvelerden karşılanmalıdır.

Diğer bir yanlışta, çocuğun yediği yemek miktarını çevresindeki diğer çocuklar ile kıyaslamak ve bu kıyaslamayı çocuğa da yansıtmaktır. Bu davranış tarzı, çocukların yemek yemekten soğumasına veya yemek yemeye aşırı düşkün olmasına neden olabiliyor. Ve daha önemlisi kendisine olan güveninin sarsılmasına neden oluyor. Çocukla yemek konusunda tartışmak, onu sürekli yemek konusunda farklı ortamlarda da eleştirmek yapılan en büyük yanlıştır.  Anneye düşman kesilebilir. Gördüklerime dayanarak söylüyorum, demesi benden. 
Altıncı ayından sonra ek gıdaya geçen bebeklerin, düzenli beslenmesini sağlamak kolay olmayabiliyor. Her anne kendine göre takdik geliştiriyor. Ben hiç bir taktik geliştirmedim. Oğluma zamanları öğrettim. Uyku vakti, banyo vakti, oyun vakti, yemek vakti, gezme vakti... Nasıl mı oldu? Doğduğundan beri hepsi sırayla olduğu için teker teker öğrendi (maşallah):) Darısı başınıza :) 

26 Şubat 2014 Çarşamba

Vakıf Taşdelen 15 Litre Cam Damacana Artık Mutfaklarda

0 yorum
Hayatımızdaki önemi nedeniyle içeceğimiz suyu seçerken çok titiz davranıyoruz.
Bunun için de suyumuzun özellikle cam ambalajda olmasını tercih ediyoruz.

Uzun yıllardır bu hassasiyetle suyu bize cam şişelerde ulaştıran Vakıf Taşdelen’den beklenen yepyeni ürün işte karşınızda.
Vakıf Taşdelen 3 litrelik cam şişesinin yanısıra şimdi de 15 litre cam damacanada.
Tabii konu sağlık olduğu için Vakıf Taşdelen bu yeni ürününde bütün ayrıntıları da düşündü.
Vakıf Taşdelen 15 litre cam damacanayı sipariş ettiğinizde, BPA içermeyen sağlıklı pompanızı, cam boru seçeneğiyle tercih edebiliyorsunuz. Kısaca sağlıklı cam damacanayı, sağlıklı cam boru ile kullanabiliyorsunuz.
Cam damacanın diğer bir özelliği de plastik olmayan, özel sağlıklı kapağı…
Ayrıca Vakıf Taşdelen 15 litre cam damacanayı, gün ışığını kırarak suya olumsuz etkisiniz azaltan özel tasarım koruma ve taşıma kasası ile birlikte kullanabiliyorsunuz.
Siz de sevdikleriniz için Vakıf Taşdelen 15 litre cam damacanayı tercih edin,
hayatınızda sağlıklı suya yer açın.
Vakıf Taşdelen Facebook
Vakıf Taşdelen Twitter
Vakıf Taşdelen Web
Bir boomads advertorial içeriğidir.

Satışa Sunulan Ürünler

0 yorum
Üniversite yıllarından itibaren sürekli bütçem yettiği sürece takı yapıyorum. Aslında çok seviyorum takı tasarımını. Beynimi dinlendiriyor resmen.  Hayal gücünü çalıştırarak ortaya bir şeyler çıkartmak, kullanılabilir ürünler üretebilmek insana kendini iyi hissettiriyor.  

Ayrıca annesinin kızı olarak örgü örmeyi de seviyorum. Keçelerle uğraşmayı, sevimli şeylerle uğraşmayı seviyorum. Bu arada yeni hobiler ediniyorum.Faaliyetlerim devam ederken evime destek olabilme olasılığım geldi aklıma. Neden olmasın? Zaten işten çıkalı 1 yıl oldu, onun üzerine hamilelik, doğum derken, üretmeden durmak beni üzmeye başladı. Bende yaptığım ürünleri satışa sunma kararı aldım.(Tabi arada hazır ürünler de var. Ama %99'u el yapımı) Bu arada örgü konusunda en büyük destekçim ANNEM :)
İncelemek için facebook sayfamızı ziyarete buyurun lütfen. Bekleniyorsunuz.



24 Şubat 2014 Pazartesi

Doğal Çamaşır Deterjanı

3 yorum
Uzun süredir sizlerle paylaşmak istediğim bir konu "Doğal Çamaşır Deterjanı". Ama önce ben test edip onaylamalı, beğenirsem yazmalıydım. Nitekim benim tarafımdan onaylandı.
Bundan 2,5 ay önce annem ve babam Bolu'ya bizi ziyarete geldiğinde, annemin şahane fikirlerinden biri olarak ortaya çıktı :) Televizyonda izlemiş sanırım. " Mutlaka yapalım. Yağız'a da kendinize de kullanırsın" dedi. Ogün bugündür eve marketten çamaşır deterjanı almıyorum. Renkli çamaşırlarda leke bırakmıyor, solma ve yıpratma yaratmıyor. Beyaz çamaşırlarda da sararma yapmıyor aksine bembeyaz çamaşırlarınız oluyor. Şiddetle tavsiye ediyorum bu deterjanı. Hele ki bu zamanda her şeyin içine kimyasal girmişken, kullandığımız ürünler neden doğal olmasın? Doğalının yapılışını bulduğum her şeyi yapıyorum. Sizlerle de paylaşacağım. Ama bu aralar vaktimin tamamı Yağızla geçtiği için yazamıyorum. (Bugün Abant'ta bol oksijeni çekince uykudan gözlerini açamıyor.) Neyse gelelim içeriğine;

  • Sabun Tozu
  • Karbonat
  • Çamaşır Sodası (Hepsini aynı ölçüde koyun.Örneğin 1 su bardağı)
Beyaz çamaşırlar içinde aynı ölçüde BORAX'ı ilave edin. 
Memnun kalacaksınız. 
Kalın sağlıcakla...



20 Şubat 2014 Perşembe

Gazlı Bebek, Anlatılmaz Yaşanır!

0 yorum
Bebeğiniz gazlıysa, kime ne kadar anlatsanız da sizi en iyi, bebeği gazlı olan bir anne anlar. Paylaşılan çareler, anneanne/babaanne önerileri, doktor kontrolleri… Annelerin geçirdikleri o günlerin tarifi yoktur.
Tıpkı anne olduğunuzda, bebeğinizi kucağınızı aldığınız zamanki duygularınızı tarif edemediğiniz gibi…
Uykusuz geceler, insanın kendine ‘acaba sorun ben de mi’ diye sorduğu zamanlar elbette geride kalacak ve o tatlı varlık bir gün en tatlı gülüşüyle size bakacaktır. Peki ama ne zaman?
Dilerseniz biraz neden bebekler gazlı olur bir bakalım, anlamaya çalışalım.
Bebeklerin 55%‘i yaşamlarının ilk aylarında sindirim problemi yaşayabilir çünkü dünyaya geldiklerinde sindirim sistemleri henüz tam olarak gelişmemiştir.
Bebekler için en uygun besin anne sütüdür ve hayata en iyi başlangıcın yapılmasını sağlar.
Bebeğin anne sütü ile beslenmesi için hazırlık yapılması aşamasında ve emzirme esnasında sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulamanız önemlidir.
Sütünüzün az olduğunu hissettiğinizde bebeğinizin beslenmesi konusunda her zaman doktorunuza ya da sağlık profesyoneline/uzmanına danışmanız doğru olacaktır.
Doktorunuzun da görüşüyle, gazlı bir bebek için en doğru seçim,
bebeğinizin sindirimi kolay besinlerle beslenmesidir.
Bebelac Nutrikonfor devam sütü, fermentasyon teknolojisi ile üretilmiştir. Fermantasyon, yoğurt ve benzeri ürünlerin üretiminde kullanılır. Fermente ürünler sindirime yardımcıdır.
Bebelac Nutrikonfor 2, 6. aydan itibaren kullanılabilen devam sütüdür. 6. aydan itibaren her gün en az 500 ml anne sütü veya yetersiz ise doktorunuza danışarak devam sütü vermeniz önerilir.
Bebelac Nutrikonfor 2’yi bebeğiniz 1 yaşına gelene kadar kullanabilirsiniz.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

12 Şubat 2014 Çarşamba

Ben İmzamı Attım. Sıra Sende

2 yorum


Yukarıdaki insan müsveddesi için hiçbir şey yazmaya gerek duymuyorum. Lütfen imza atın. Destek verin sizde. HAYVANLARA DOKUNMA. ONLARINDA BİZLER GİBİ YAŞAMAYA HAKKI VAR!!!

10 Şubat 2014 Pazartesi

Anne Sütünün Antibiyotik Kullanımı Gerektiren Hastalıkları Azalttıgını Biliyor Muydunuz?

0 yorum
Sevgili anneler, anne sütü mucizedir, bebeğiniz ilk doğduğu andan itibaren büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini içerir. Eşsiz içeriği ile bağışıklık sistemi gelişimini destekler, antibiyotik kullanımı gerektiren hastalıkları azaltır.
Bebeğinizin bağışıklığını guclendirmek için onu 2 yaşına kadar anne sütü ile besleyin. Anne sütü alımı azaldığındaysa bebeğinizin bağışıklığını Aptamil ile desteklemeye devam edebilirsiniz.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

Sinemaya Hasret

0 yorum
Film seyretmeyi çok seviyorum. Özellikle yerli film hayranlığı var bende. Milliyetçilik mi dersiniz bilmiyorum ama yerel sinemaya destek vermek istiyorum aslında. Zaten yerli filmleri izledikçe aslında ne kadar güzel filmlerimiz olduğunu görüyorum. Özellikle 90’lı yıllarda ki filmler. Tabi ki sonrasında çekilen ve yayınlanan filmlerde çok güzel.  Aklıma gelen bazı filmler, “Vay Arkadaş, Her şey Güzel Olacak, Av Mevsimi, Babam ve Oğlum, Çilekli Pasta, Hükümet Kadın, O… Çocukları, Beyza’nın Kadınları, Masumiyet, Salkım Hanım’ın Taneleri, Dün Gece Bir Rüya Gördüm, Bu Son Olsun, Vavien, Yazı Tura, 7 Kocalı Hürmüz, Fasulye, Yaşamın Kıyısında, Güneşin Oğlu, Kısık Ateşte 15 Dakika, Nihavent Mucize, Gökten Üç Elma Düştü, Hiçbir yerde,  Hoşça kal Güzin,  Kabadayı,  SINYORA ENRICA ile İtalyan Olmak, Sonsuz, Vali, Atlıkarınca, Balalayka, Balık Eti, Büyük Adam Küçük Aşk, Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi, Çingeneler Zamanı, Çıngıraklı Top, Deli Deli Olma, Fikret Bey, Kaçıklık Diploması, Kağıt, Kilit, Kirpi, Duruşma,  Ağır Roman,  Oyun  Bozan, Beynelmilel,  İnşaat, Usta, İyi Seneler Londra,… “aklıma gelenler.



6 Şubat 2014 Perşembe

Faber-Castell ‘Renkli Yönetmenler’ Facebook Uygulaması ile her hafta 10 aktivite bileti kazanma fırsatı!

0 yorum
Çocukların eğlenirken yaratıcılıklarını geliştirmesine yardımcı olan Faber-Castell yeni Facebook uygulaması ile çocukların sömestr tatillerine renk katıyor!
25 Ocak Cumartesi günü çocuklar Tepe Nautilus CineMaximum fuaye alanında seans öncesi Faber-Castell'in onlar için hazırladığı süpriz ile karşılaştılar. Faber-Castell "Hayal Gücünün Ürünleri" ile yaratıcılıklarını konuşturdular, birbirinden güzel objeler yaptılar.
Çocuklar filmlerini izlemeye salona girdiklerinde, Faber-Castell ekibi çocukların eğlenceli keçeli kalemler ve değiştirilebilir tablet suluboya ile tasarladıkları nesneleri renkli film afişlerine dönüştürdü. Seans çıkışı kendi tasarımlarını film afişlerinde gören çocukların şaşkınlıkları ve sevinçleri görülmeye değer!
Şimdi bu sürprizi Faber-Castell yeni Facebook uygulamasına taşıdı. Çocuklar Faber-Castell eğlenceli keçeli kalemler ve değiştirilebilir tablet suluboya ile tasarladıkları nesneleri uygulamada yer alan film afişi şablonlarına yerleştirerek kendi filmlerinin yönetmeni ve afiş tasarımcısı oluyorlar.
Hazırlanan film afişleri içerisinden en çok beğenilen, oy alan tasarımların sahibi olan küçük yönetmenler müze veya sinema bileti kazanma fırsatı yakalıyorlar.
Eğlenceyi yakalamak isteyen çocuklar  https://www.facebook.com/FaberCastellTurkiye/app_291525467663299 sayfasından uygulamaya ulaşabiliyor.
Faber-Castell sosyal hesaplardan takip edebilirsiniz:
www.facebook.com/FaberCastellTurkiye
@Faber_CastellTR

Bir boomads advertorial içeriğidir.


5 Şubat 2014 Çarşamba

Oğlumun Papyonu

0 yorum
   Keçelerle uğraşmayı çok seviyorum. Oğluma bir sürü oyuncak yapmıştım en son. Burada paylaşmıyorum pek ama bundan sonra el emeği göz nurlarımı paylaşacağım sizlerle. Fikir almak isterim.
   Hoşuma giden yün, ip, düğme, keçe, aparat,... bulunca ne yapacağımı düşünmem alırım. Yeter ki hoşuma gitsin. Ansızın aklıma bir şey gelir ve yaparım. Papyonda öyle oldu aslında.Güzel olmuş mu? Benim çok hoşuma gitti. Sonra yaptıklarımın kenarlarını renkli iple dikmedim. Onlarda güzel oldu. Papyonun arkasına cırt koydum ki  başka papyonlar da takabileyim. Bu arada yaptıktan sonra çok farklı şeyler denedim ve çok güzel oldu. Onları daha sonra paylaşacağım.
Neyse birde toka, bileklik, anahtarlık yaptım. Bir kaç arkadaşımın kızları için hediye diye düşündüm. Zeynep'in kızı Ecrin için, Nurdan'ın daha doğmamış kızı Masal için, İpek'in kızı Melodi için, Kuzim'in kızı Ela için, Gülsüm Ablamın kızı Zeynep için bir şeyler yaptım. Bakalım beğenecekler mi? Sizinle daha sonra paylaşacağım. ( Çünkü çok geç oldu. Bir hevesle yazayım dedim ama diğerlerinin fotoğraflarını çekecek takatim yok. Yağız da uyumuşken bende uyuyayım :) )

4 Şubat 2014 Salı

Kurs Varda Biz mi Gitmedik

0 yorum
Okul hayatıma başladığımdan beri sürekli dersler, kurslar, faaliyetler.Bir yerden sonra sıkıcı oluyor tabi. 6 yaşında anaokuluyla başlayan bir okul hayatı 20 sene sonra üniversiteyle bitti. E bu kadar okumaya alışmış bünye. İllaki bir sınava girmek, bir kursa gitmek istiyor. Birde şuan çalışmıyorum malum. Oğlum 6. ayında. Halimden memnunum ama boş duramıyorum. Memleketimde yani Pınarhisar'da yaşayan bizim kuşak sosyal faaliyet konusunda çok şanslıydık. Yoksa bile öncülük eder istediğimizi yaptırırdık. Ah o güzel günler. 

İzcilik


 Halk Oyunları
Daha fotoğrafını bulamadığım bir çok faaliyet. Voleybol, hentbol, tiyatro, bağlama kursu,... Küçük bir kasabada yapılabilecek her şey :) 

Yaşadığım ilde yani Bolu’da istediğim kursları bulmak çok zor. Aslında vardır mutlaka, belediyenin açtıkları oluyor ama onlar genellikle yaz aylarında. Kim yaz aylarında kendini içeriye kapatmak ister ki? Şöyle sürekli pasta kursu, fotoğrafçılık kursu, boyama kursu, halk oyunları, ev yemekleri, … olsa da gitsek.
Derken bir araştırmaya girdim. 2014 dileklerimden ( Okumadıysanız tık tık) fotoğraf makinasını da almışken(telefonumu da yeniledim bu arada) bir fotoğrafçılık kursuna gideyim, bu hobimi profesyonelliğe taşıyayım dedim. Ve istediğim kursu buldum. Arayan bulur diye boşuna dememişler. Bolu Fotoğraf Severler Derneği'nin kursları varmış. Ama duyuruları az sanırım şuana kadar o kadar aradım ve bulamadım. Aranızda Bolu'da yaşayıp fotoğrafçılık kursu arayan varsa haberiniz ola. Bofsad ın kursu mart ayının 15'inden sonra başlayacak. Siteyi takip edin. 

Fotoğraf Bofsad ın sitesinden alıntıdır. İnceleyebilirsiniz.

Ayrıca başka kurslardan bilgisi olanlarla irtibata geçmek isterim. Kalın sağlıcakla dostlar :)


3 Şubat 2014 Pazartesi

2014 Ayakkabı Modelleri

2 yorum
Ben kunduracı torunuyum. Dedem ayakkabı yaparmış. Hacca gitmeden önce 1980 yılında dükkanını kapatmış. "İSKENDER KUNDURA" 1984 doğumlu olarak ben hatırlamıyorum tabi ki. Ama dedemin bahçedeki malzeme odasında yaptığı çizmeler, ayakkabılar vardı. Hepsi çok güzeldi. Ben küçüktüm o zaman. Sağa sola dağıttı dedem onları. İhtiyacı olanlar giysin dedi. Dükkan açıkken özel günlerin öncesinde kuyruk olurmuş. Ama gerçekten kuyruk. Oldum olası ayakkabı düşkünlüğüm vardır. Tüm bayanların vardır. Benim ki biraz daha farklı tabi ki. Eee şimdi eşimde ayakkabı dükkanı işletiyor. Kaderim ayakkabı yani :) Allah'tan babam öğretmen, ayakkabıya boğulmuyoruz.
Neyse lafı uzatmadan size soruyorum, bu sene ki ayakkabı modellerine göz gezdirdiniz mi? İsterseniz birlikte bakalım:

1 Şubat 2014 Cumartesi

Haşhaşlı Kek

0 yorum
Evde gerçek bir tatlı canavarı olunca bende sürekli bir şeyler yapıyorum. Eşim gerçekten tatlı canavarı :) İşin güzel tarafı ben mutfakta vakit geçirmeyi seviyorum. Bir şeylerle uğraşmayı, ortaya çıkartmayı,...
Bir de beğeni alınca, tekrar yapasım geliyor.Ben yapmayı seviyorum ama tatlıyla aram hiç yok. Hiç bir zaman tatlı krizine girmedim ya da canım çikolata istemedi. Gerçekten bu böyle, şaşırmayın :) Beni tanıyanlar çok iyi bilir. Bugün "Haşhaşlı Kek" yaptım dostlar. Hem şerbetli hem hafif. Mutlaka denemelisiniz. İşte,

Malzemeler
  • 3 adet yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı irmik
  • 1 su bardağı un
  • 1 su bardağı haşhaş
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu

Mutlu Hafta Sonları

0 yorum
Soğuk havalar geliyormuş bu hafta sonu, haberiniz olsun. Hepinize mutlu musmutlu hafta sonları :)
 

Gülev'in Gözünden Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template