ALACAĞIM SİZİ ;)
31 Aralık 2013 Salı
Ne Planladım Ne Oldu
Her sene başında kendime hedef panosu oluştururum. O sene neleri hedefliyorum diye. 2013'te hedeflediğim çoğu madde gerçekleşti. Mesela 3 kişilik bir aile olmayı hedeflemiştim :) Araba kullanmayı hızlandırmayı, bir blog sitesi açmayı, anne ve babama kavuşmayı, alesten yüksek puan almayı hedeflemiştim. Gerçekleştirdim. Daha bir sürü madde vardı elbette. Gerçekleştiremediğim iki madde var. İlki kendime profesyonel bir fotoğraf makinası almak ve sürekli bozulan telefonumu değiştirmek. İşsiz kalınca maddi yetersizlikten dolayı ertelemek zorunda kaldım. Blogum ve Yağız için ikisi gerekliydi.Ayrıca güzel ve zevkli bir hobi. (Bazen arkadaşımdan ödünç alıyorum, çok zevkli) Bu sene bunu başarabilir miyim bilmiyorum, ama çabalayacağım :)
Neler Öğrendim Senden 2013
2013 benim için çok hızlı geçti. Ocak 15'te hamile olduğumu öğrendim. Sevinç içerisindeyken iş yerimiz kapandı ve maddi-manevi bir boşluğa düştüm. Tam ona alıştım derken, hamileliğimde sağlık sorunları yaşamaya başladım ; şeker ve tiroid. Bu iki hastalık bana hamileliğimde çoook kilo aldırdı. 55 kilo olan ben resmen evrim geçirdim. Hamileliğim sırasında çok yalnız kaldım. En yakın arkadaşlarım şehir dışında. Yaşadığım şehirde kime güvendiysem, değer verdiysem yanlış yapmışım onu anladım. Çünkü hamileyken çok zor zamanlardan geçtim ve eşimin dışında kimse yoktu yanımda. Ta ki doğum yapana kadar. İşte o ana yaşadığım sıkıntılar, yalnızlığım, vefasız insanlar hepsi birden silindi gözümden. Yağızımı aldım kucağıma, dünya durdu. Her şey boş herkes anlamsızdı benim için. Sadece Yağız, eşim, annem ve babam yanımda olsun istedim. 2013 bana o konuda iyilik yaptı ve 2 sene sonra annem ve babamda yanımdaydı.Paha biçilemez bir mutluluk bu. Yıl sonuna yaklaştıkça bu yılımız çok hızlı geçtiğini daha iyi algıladım. Vefanın, sözlerin ve zamanın önemini; arkadaşlığın, ailemin ve kendimin değerini anladım. İnsanların kendine güveninin ukalalıktan başka birşey olmadığını anladım. İnsanlar kırılmasın diye uğraşmamayı, öncelik sırasına kendimi koymayı öğrendim.
Yeni yıl hepinize kalbinizden geçen her şeyi yaşamayı nasip etsin.
2014'te kendinize değer verin, sevin, sayın.
Küçüklerimize verdiğiniz sözleri tutun ki yalancılığı öğrenmesinler.
Allah'tan sağlık, huzur ve mutluluk isteyin.
Bol bol kitap okuyun ki çağdaş beyinlere sahip olalım.
Spor yapın dinç kalın.
Hayvanları sevmeseniz de saygı gösterin.
Yakınlarınıza zaman ayırın.( Bugün bir ölüm bir doğum haberi aldım. Hayat devam ediyor ama beni çok etkiledi.)
Yeni yıl hepinize kalbinizden geçen her şeyi yaşamayı nasip etsin.
MUTLU YILLAR
16 Aralık 2013 Pazartesi
Yeni Yıla Yaklaşırken
Bu aralar enerjim tükenmiş bir şekilde yaşıyorum. Resmen sürünüyorum. Oğlumla vakit geçirince az da olsa şarj oluyorum. Havalardan mı, hamilelikten kalma boş depolardan mı (5 aylık anneyim daha sonuçta) yoksa hamilelikte şeker ve tiroidden kaynaklanan aldığım fazla fazla kiloların hala üzerimde olmasından mıdır bilmiyorum ama kendimi yorgun, bitkin ve enerjisi tükenmiş hissediyorum. Enerjim tükenmişken oturuyorum bilgisayar başına yılbaşı için hazırlanmış evlere, dekorasyonlara bakıyorum. İçim açılsın biraz diyorum. İşte o fotoğraflar :
12 Aralık 2013 Perşembe
Ah O Eski Yılbaşı Kartpostalları
Ah o eski günler diyecek kadar yaşım ilerledi galiba :) Yılbaşı gelse de uzaktaki yakınlarıma, mektup arkadaşlarıma kartpostal atayım diye o kadar heyecanlanırdım ki! Kudret Kırtasiye'ye gider özenle kartpostal seçerdim. Fazladan da beğendiklerimi alır kartpostal koleksiyonuma koyardım. Gerçekten ya benim küçükken kartpostal koleksiyonum vardı. Ne oldu acaba? İlkokuldayken çok koleksiyon yapardım ben, kartpostal, peçete, kapak, taso,.... ne bulursam :) Neyse konudan sapmayım. Kartların arkası özenle yazılır pulları yapıştırılır ve postalanır. İşlem tamam :) Hatırlayan var mı o güzel kartpostalları? Bir kaç tanesini paylaşmak istiyorum sizlerle:
10 Aralık 2013 Salı
Yılbaşı Masaları
İnternette gezinirken bulduğum ve çok hoşuma giden masalar.
Sizlerle paylaşmak istedim.
Çok hoşuma gitti hepsi.
Şirinlerim Benim
Uzun süredir bazı faaliyetlere başlıyorum ve yarım kalıyor, bunu fark ettim. Zamanımın çoğunu Yağız ile geçirdiğim için yarıda bırakıyorum. Sonra da o işten sıkılıp sonra bitiririm deyip yenisine başlıyorum. Baktım da çok birikmiş, abooovvv :) Bir an önce tamamlayıp sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk önce bitireceğim yapmayı planladığım motiflerden oluşan battaniye. Yaklaşık 1.5 yıldır bir kaç tane yapıp kenara koyuyorum. Öylece birikiyor şirinlerim benim. Birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istedim. Bakalım ne zaman sonuca ulaştıracağım :)
7 Aralık 2013 Cumartesi
Bolu'nun Beyaz Büyüsü
Sabah kalktığımızda şehrimize karlar düşmüş ve düşmeye devam ediyordu. Sokağı öyle görünce çok heyecanlandım gerçekten. Küçüklüğümden beri karı çok severim.Memleketimde bu kadar kar olmadı hiçbir zaman. 2003 ten itibaren kara doyuyorum.
Sabah işlerimi bitirdim oğlumu uyuttum, aldım çayımı, bilgisayarımı yanıma, geçtim camın önündeki koltuğa. Keyif yapmak istedim biraz. Kar yağarken izlemek kadar insanı dinlendiren bir şey yok Bolu'da. Doğal güzellikleri ile karı bir araya gelince, değmeyin keyfimize ohhhh...
Sabah işlerimi bitirdim oğlumu uyuttum, aldım çayımı, bilgisayarımı yanıma, geçtim camın önündeki koltuğa. Keyif yapmak istedim biraz. Kar yağarken izlemek kadar insanı dinlendiren bir şey yok Bolu'da. Doğal güzellikleri ile karı bir araya gelince, değmeyin keyfimize ohhhh...
5 Aralık 2013 Perşembe
Trakyalıyım Ama Bir Tarafım Karadeniz!
Biz Trakyalılar hakkında denir ya hani "Kapı gıcırdasa oynuyorlar" diye gerçekten öyle, çok doğru bir söz. Küçüklüğümden beri yaşadığım yerde gördüğüm bu. Herkes oynuyor. Hele ki yaz aylarında. Yaz aylarında Pınarhisar'da düğün çok oluyor. Doğal olarak herke düğünlere gidiyor. Tanısanda tanımasanda bakmaya gidiyorsun ( Neye bakılacalsa, alışkanlık olmuş :) ) Dedeciğim derdi ki "Bu insanlra düğün gökyüzünde de merdiven dayar çıkarlar" eee bize davul zurna olsun yeter. Akraba düğünlerinde yerime hiç oturmam sürekli 9-8 oynarım, küçüklüğümden beri oynadığım halk oyunları da cabası :) Levent Abim sağ olsun :) Seviyorum Trakya oyunlarını ve türkülerini...Üstelik bizim oranın doğasıda çok güzeldir. Ovalıktır, ucağı bucağı gözükmez. Ama insanın içini açar. Sanki gökyüzü yere inmiş gibi.
Gel gelelim Trakyalıyım ama bir tarafım Karadeniz! Kırklareli'nin Karadeniz'e sınırı olduğu için mi, müzik ritimleri birbirine yakın diye mi, insanları bizim gibi sıcakkanlı diye mi, türküleri kalbimin derinliklerine dokunuyor diye mi bilmem ama Karadeniz'e, müziklerine, insanlarına bayılıyorum. Gün içerisinde dinlediğim müziklerin çoğu Karadeniz Türküsü. Gerçekten çok etkiliyor beni. Ah Kazı Koyuncu, Kamil Sönmez çok erken gittiniz! Hele Karadeniz senin o güzel doğan yok mu, beni ayrıca derinden vuruyor. Karadeniz'in başında Bolu'dayım ben, doğusunda. Başlangıcı bu kadar güzel olan bölgenin gerisini siz düşünün :) Batı Karadeniz...
Allah beni Trakyalı yapmasaymış kesin Karadenizli olurmuşum :) Seviyorum Sizi...
Trakyam
Balköpüğü Çekilişi
Yeni yıl hediyem severek takip ettiğim "Balköpüğü blog"tan. Gerçekten çok hoşuma gitti bu hediye. İlgilenenler için; http://www.balkopugutasarim.com/2013/12/hediye-cekilisi-candia-banyo-seti.html
İyi olan kazansın ;)
İyi olan kazansın ;)
2 Aralık 2013 Pazartesi
Anlık Yaşama Sakın
Bazı insanlar hayatlarında o kadar azıyorlar, kuduruyorlar ya da aranıyorlar ki, Allah onlara en yakın zamanda bir bela, bir ders illaki veriyor.
Ey kulum aç değilsin açıkta değilsin, isyana kalkma. Seni öyle bir sınava tabi tutarım ki burun kıvırdığın bu halini arasın sonra.
Azgınlıktan kastım; dedikodu, gıybet, karşıdaki insana zarar verme, boş konuşma, düşüncesizlik, değer vermeme... kısaca KÖTÜ KALP.
Unutma bu dünyaya geliş sebebini, güzel yaşa hayatını
Kırma, hayat kısa
Ararsın kaybedince
Anlık yaşama yanlış kararlar alarak
"Allah beni böyle insanlarla karşılaştırmasın
Hayatımda varsa benim görmediğim çıkarsın" diye dua ediyorum hep.
1 Aralık 2013 Pazar
KOMŞU KOMŞU HUUU
Atalarımız ne demiş, "Ev alma Komşu al" gerçekten çok doğru bir söz. Yeri geliyor akrabanızdan daha yakın oluyor. Hastalığınızda sağlığınızda, iyi gününüzde kötü gününüzde, sofranızda, gecenizde gündüzünüzde her anınızda sizinle oluyor. Komşu demek aile demek. Yaşadığımız zamanda apartmanlarda kimse kimseyi pek ya da hiç tanımasa da ben bu konuda her zaman şanslı oldum :)
Büyüdüğüm yer onbin nüfuslu küçük bir ilçe. Pınarhisar'da herkes birbirini tanıyor. İsmen bilmese cismen biliyor. Doğal olarak komşuluklar artık akrabalık seviyesine gelmiş hatta aşmış. İnsan daha büyük bir şehirde yaşayınca o komşulukları arıyor tabi ki. Dediğim gibi ben komşu konusunda her zaman şanslı oldum. Yine öyleyim. Müzeyyen Teyzem, Arzu, Zuhal Ablam hepsi mükemmel dostlar benim için. Onu bunu bilmem hayat kısa, güzel yaşa. Sevdiklerinin değerini bil. O kadar...
Bu arada bu karikatüre bayıldım :)
30 Kasım 2013 Cumartesi
Özlemime Gem Vuramıyorum Gümüşüm
Seni çok özlüyorum Gümüşüm, ev arkadaşım, dostum, dert ortağım...
Fotoğraf çekileceğini anladığında poz vermeni
Bulduğun her battaniyeye yatmanı
28 Kasım 2013 Perşembe
Cemalnur Sargut
Dışarıda yağmur yağmaya başladı. Hava puslu. Ama ben bu havaları çok seviyorum. Kendime ayırdığım vakitler bunlar. Aldım çayımı en sevdiğim blogları okumaya başladım. O sırada aklıma uzun süredir rafımda duran ve hala okumadığım Cemalnur Sargut'un bir kitabı geldi "Hz. Nuh'un Fassı" Eğer biraz mesnevi ile ilgiliyseniz, dinimizi gerçekten öğrenmek istiyorsanız Cemalnur Sargut'un kitapları okuyun derim. Şuana kadar " Dinle, Aşktan Dinle, Yaratılış Sırrı Meryem ve İnsani Kamil'in Hakikati" kitaplarını okudum. Bu kitabını daha sonra okurum diye bıraktım. (Bitecek diye korktum :))Kadın o kadar güzel anlatıyor ki dinimizi, bugün başı secdeden kalmayan ama sürekli dedikodu yapan kötü kalpli insanların aslında kendilerini kandırdığını anlıyorsunuz. Ayrıca hiçliği kabul edip, yeryüzünde size ait olan her şeyin, bedeniniz hatta çocuğunuz, size ait olmadığını sadece onların size emanet olduğunu anlıyorsunuz. Teslimiyeti öğreniyorsunuz. Yani, bu dünya yalan, yaptığınız iyi şeyler size iyi olarak dönecek. Ama kendinizi dine teslim edin. Hayatınızı Kuran-ı Kerim'e göre yaşayın. Cemaatlere ya da sarıklılara göre değil. Zaten kitabımız bize her yolun doğrusunu gösteriyor. Okuyun, okuyun, okuyun. Eğer Cemalnur Sargut'u dinlemek isterseniz hafta içi "Gülben" in programına çıkıyor. Mutlaka izleyin a dostlar.
27 Kasım 2013 Çarşamba
KAYIP
Normal şartlarda televizyonla pek aram yoktur. Yağız'ı kucağıma alınca her ne kadar gezmeye dolaşmaya
çıksak ta, evde daha fazla vakit geçirir oldum. Zamanla da televizyonda bazı dizileri seyretmeye başladım. Bunlardan biri "Kayıp". Nefessiz izliyorum desem! Yabancı dizilerdeki hava ve kurgu var. Bir de anne karakteri mükemmel. Nasıl bir duygudur o. Dolunay Soysert zaten mükemmel bir oyuncu. İnsana izlettirmiyor yaşatıyor resmen. Dizideki tüm karakterler ve oyuncular bence mükemmel. Uzun süredir ilk defa bir diziyi, hele ki böylr dizinin derya olduğu bir dönemde, bu kadar etkilenerek izliyorum. Pazartesi gününü heyecanla bekliyorum. Herkesin emeğine sağlık.
12 Ekim 2013 Cumartesi
İYİ BAYRAMLAR
Bayramınız mutlu, huzurlu, bol ziyaretli geçsin. Yaşlılarımızı unutmadığımız, küçüklerimizi sevindirdiğimiz, umutlarımızın yeşerdiği, hayallerimizin gerçekleştiği bir bayram yaşayalım. Oğlum ve benden size kocaman bir "İYİ BAYRAMLAR"
10 Ekim 2013 Perşembe
"Çocukla çocuk olunmaz" cümlesi tamamen yanlıştır !!!
Çocuk yetiştirmek, büyümek aslında o kadar da karışık bir durum değil. Rahat olacaksın ve de Hz. Muhammed'in çocuklar için dile getirdiği hadisleri kendine yol olarak göreceksin. Her anlamda karlı çıkarsın. Peygamberimiz dediyse zaten vardır bunda bir hikmet. Benim hatırladığım kadarıyla Hz. Muhammed'in çocuklar ile ilgili hadisleri:
- Çocuklarınıza ilk söz olarak LA İLAHE İLLALLAH cümlesini öğretiniz.
- Çocuk, cennet nimetlerinden biridir.
- Çocuk kokusu, cennet kokularındandır.
- Her ağacın bir meyvesi vardır. Gönlün meyvesi de çocuktur.
- Çocuklarınızı çok öpün, her öptüğünüz de Cennetteki dereceniz yükselir.
- Çocuk sevgisi, Cehennem ateşine karşı perdedir.
- Çocuklara iyilik etmek, Sıratı geçmeye sebeptir. Onlarla beraber yeyip içmek, Cehennemden kurtuluştur.
- Cennetteki "Sevinç sarayı"na, ancak çocukları sevindirenler girer.
- Evladınıza ikram edin, nasıl ana-babanızın sizde hakki varsa, evladınızın da sizde hakkı vardır.
- Çocuksuz bir evin bereketi olmaz.
- "Küçük çocuğu olan, onun hatırı için çocuklaşsın" buyurmuşlardır. Yani buradan anlıyoruz ki "Çocukla çocuk olunmaz" cümlesi tamamen yanlıştır.
- Kalbinin katılığından şikayetçi olan birine "Yetimin başını okşamayı, onları sevmeyi ve onlara ikram etmeyi'' öğütlemiştir.
- "Cennette ferahlık ve sevinç evi denilen öyle gösterişli bir yer vardır ki, oraya yalnız çocukları sevindirenler girebilir" buyurmuşlardır.
- Çocuğun ana-babası üzerindeki hakkı, ona iyi bir eğitim ve iyi bir isim vermesidir.
- Hiç bir ana-baba evladına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlaktan daha değerli miras bırakamaz.
- Bir kimse, bir çocuğa, gel sana şunu vereceğim der ve sonra da vermezse, bu (sözü) bir yalandır.
- Kimin kız çocuğu olup da, onu canlı canlı gömmez, ona hakaret etmez ve erkek çocuğunu ona tercih etmezse Allahu Teâlâ o kimseyi Cennete koyar.
- Bir genç, yaşlı olması sebebiyle bir ihtiyara ikram (ve hürmet) ederse, Allahu Teâlâ da, o gence yaşlılığı sırasında hürmet ve ikramda bulunacak bir kimseyi müvekkil kılar.
Hepsinde farklı bir anlam var gerçekten. Anlayabilmek ve uygulayabilmek çok önemli.
8 Ekim 2013 Salı
Teknoloji Çılgınlığı
İnsanları anlamak gerçekten zor. Asgari ücretle zor geçinirken, ellerinde son model i-phone telefonlar var :) Amaç şimdiki gençlerin tabiriyle "Piyasa Yapmak" :)
Üstelik 12 ay taksitle alıp, taksitler bitmeden yeni modeli çıktı diye, elindeki satıp yenisini yine 12 ay taksitle alıyorlar :) Öyle bir matematik işlemi ki bu, zamanla işin içinden çıkmak zorlaşır gerçekten. Allah hepsine akıl versin diyorum.
2 Ekim 2013 Çarşamba
Dedikodu Yapma!!! Çok Ayıp...
Bu aralar dedikodu konusuna takmış durumdayım.
İnsanlar neden dedikodu yapar ki?
Bilerek neden günaha girer?
Hiç mi Kuran-ı Kerim okumuyorlar?
Vicdanları sızlamıyor mu hiç?
Dedikodu yaptıkları insanı tanımadan iftira atarak konuşmak bu kadar kolay mı?
Kendi kızları ya da akrabaları hakkında bu şekilde konuşulsa hiç mi üzülmezler?
Herkesin hayatı kendine...
Doğrusuyla yanlışıyla kendine...
Kimseyi ilgilendirmez.
Ben hayatımda büyük hatalar hiçbir zaman yapmadım.
Küçük hatalar tabi ki yaptım.
Orhan Gencebay ne demiş:
"Hatasız Kul Olmaz"
İlla ki olmaz.
Ama hata kişiye mahsus olduğu için onu ilgilendirir,
Başkalarını değil!!!
Ananem derki:
Dedikodu yapanın, arkadan konuşanın ahirette dili arkadan çıkacakmış.
Bu korkuyla büyüdüm ben :)
İlla ki arkadaşlarla birileri hakkında konuştum.
Ama iftira atmadım
Dedikodu yapmadım.
Karşımda ki insanı kıracak bir şey yapmadım.
Kendimi düşündüm hep.
DEDİKODU YAPMA!!!
ÇOK AYIP!!!
29 Eylül 2013 Pazar
Ördekli Kökez
Bilmeyenler için, öncelikle "Kökez Çeşmesi" Bolu'nun her sokağında mevcut olan dağdan gelen sudur. Bolu'da genellikle kimse hazır su içmez. Herkes kökez suyu içer. Ta ki kışın su azalana kadar. O zaman belediye suyu kesiyor zaten. "Derler ki "Kökez suyu içen en az 7 yıl Bolu'dan ayrılamaz" Başkasını bilmiyorum ama benim için geçerli bir söz, 10 yıldır Bolu'dayım :)
Her neyse, evimin karşısında, stadyumun önünde bir "Kökez Çeşmesi" var. Bugün balkondan bakarken çeşmede yabancı bir varlık gördüm :) Manzara süperdi. Fotoğraf makinasını kaptığım gibi balkondan yakınlaştırabildiğim kadar çektim. Yağız uyanık olsaydı, onu da alır aşağıya inerdim. İşin garibi nereden gelmiş bu şirin şey? Herkes durmuş onu izliyordu. Cadde çok kalabalıktı. Allahtan uzun süre orada kaldı, yola çıkmadı. En son baktığımda gitmişti. İşte o kareler:
25 Eylül 2013 Çarşamba
Seksenler-Doksanlar
Seksenlerde doğup doksanlarda büyüyen biriyim ben. 1984'te doğdum.6 yılımı seksenlerde geçirsem de pek hatırlamıyorum. Yine de TRT 1'de yayınlanan "Seksenler" dizisinde çok şeyimi buluyorum. Çok büyük zevkle izliyorum. Ancak doksanlı yıllar, ah o güzel yıllar, çocukluğum, her şeyin masum olduğu ya da biz çocukların öyle gördüğü :) Biri gelse seni o yıllara geri götüreceğim dese, hiç hayır demem. Şimdiki hayatımdan çok memnunum ama insan çocukluğunu çok özlüyor. "Doksanlar" dizisinin şarkısında diyor ya "Sokakta oynayan en son çocuklardık biz" Samet abim, Semih, abim ve ben... Yapmadığımız yaramazlık kalmadı. Ama yaramazlıktan öte, kasetlerimizi takas ederdik, sokak ortasında misket oynardık, leblebi tozunu yüzemüze üflerdik, ekşi sakızı çiğner ekşiliği bitince annemizden para istemek için bas bas bağırırdık " Annnneeeeeee", deli gibi hiç yorulmadan bisiklete binerdik, icatlar yapardık, gece hep beraber televizyon izlerdik ama tek kanal ( özel kanal teleon vardı), Tansu'nun atarisini bizim televizyona bağlar bağıra çağıra oynardık, düğün salonunda gazoz içmek için evden gizli çıkardık. Ananemle radyoda radyo tiyatrosu dinler, ananemin peçkada benim için pişirdiği patatesleri yerdik. Kapının önünde Simge, Şule ve ben kaşık oyunu oynar bütün esnafa gösteri yapardık. Arka mahalledeki arkadaşlarla, Selin, Sevcan, Gülden, Simge ve ben mahalle tiyatrosu yapar, bilet hazırlar satardık. ( Aslında satmazdık, dağıtırdık.) Sezen Aksu'nun, Nilüfer'in, Ajda Pekkan'ın tadı bir başkaydı o yıllarda. Okul çaylarını dört gözle beklerdik, çekilişten ne çıkacak acaba merakıyla :) Sokaklarımız cıvıl cıvıldı, suratı asık insan neredeyse yoktu. Bu zamanla karşılaştırmak dahi istemiyorum. Ama oğlum öyle bir ortamda büyüyemeyecek, ona üzülüyorum.
22 Eylül 2013 Pazar
Aykut Oğut Kitapları
Aykut Oğut Kitaplarını okudunuz mu? Okumadıysanız kesinlikle tavsiye ederim. Kişisel gelişim kitapları arasında en gerçekçi olanı bence. Ben "Evrenden Torpilim Var" ve "Aynalı" kitabından da çok şey öğrendim. İnsanların birbirine tahammülsüz, saygısız olduğu, çıkarsız bir şey yapmadığı, dedikodunun, ihtirasın, arkadan iş çevirmenin kol gezdiği, teknolojinin hızla ilerlediği bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde insanın kendini geliştirmesi, her olaya pozitif bakmayı bilmesi, olayların iyi tarafıyla ilgilenmesi, karşısındaki insanı olduğu gibi kabul etmesini bilmesi gerekiyor. Bunu benim gibi okuyarak yapanlar da var, hayat koçundan destek alanlarda var. Nasıl yaparsanız yapın ama öncelikle değişimi kabul etmelisiniz. Ve ayrıca Aykut Oğut u mutlaka okuyun...
Çocuk Gelinler
Türkiye erken evlilik oranında Avrupa'da % 14 oranıyla ilk üçte maalesef. Benim mantığımın almadığı ve asla almayacağı, kocaman adamlar çocuk yaşta ki kızlara nasıl eş gözüyle bakabilir ve koynuna alabilir? Adı üstünde çocuk onlar. Nasıl bu kadar sapık ve paraya düşkün bir millet halline geldik? Aslında konunun temelinde din yatıyor. Nasıl mı? Şöyle ki, eğer kendini Müslüman zanneden zatlar Kuran-ı Kerim'in Türkçe'sini okusa anlasa hayatına yerleştirse hatta hayat felsefesi haline getirse bunlar yaşanmaz. O çocuklara çocuk gözüyle bakarlardı. Allah'ın bize emanetlerine iyi bir şekilde bakarlar ve zamanı geldiğinde onlara uygun erkeklerle evlendirilirdi. 13 yaşındaki bir kız çocuğu 70 yaşındaki bir dedeyle evlendirilmezdi. Nasıl bir vicdan hala anlayamıyorum! O kız çocukları çocukluktan çıkmadan kadınlığa geçiyor, Büyük bir travma yaşıyorlar. İntihar eden, hayata küsen, rahmi parçalanan, hayalleri yıkılan, hayatı sönen... Kadına şiddeti o kadar benimsemişiz ki devlet olarak ya da kızın ailesi olarak hiçbir şey yapma gereği duymuyoruz. Biz Trakyalılara çok laf ediyorlar, alkol çok alınıyor diye. Ama bizde böyle sapıklıklar olmaz. Komşunun kızına oğluna yan gözle bakılmaz, akraba evliliği zaten yok, ensest ilişki yok, gece bayanlar yalnız dışarıda gezebiliyorlar. Yanımızdan sarhoş geçse bile kimse önemsemez. Zarar vermez kimse çünkü. Hayat güzeldir Trakya'da.
Toplumsal cinsiyet eşitliği var, Avrupa Birliği'ne gireceğiz, büyük olacağız! diye çabalanıyor benim güzel ülkemde. Ancak bu kadar cahil beyinlerle, uçkur düşkünü insanlarla, para uğruna her şeyini satan insanlarla bir adım atamayız. Biz daha çocuklarımıza sahip çıkamıyoruz!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)