30 Ağustos 2014 Cumartesi

Tatil Günlüğü-4 İzmir

Birçok seyahatimizde İzmir'den geçip içine uğramaya fırsatımız olmadı. Ve ben liseden beri İzmir'i görmeden İzmir'e aşık olanlardanım.


Bu sene illaki uğramak istiyordum. Kuzenimde yeni evlendi. Ona uğrarız diye düşünmüştüm.Tamda öyle oldu :) Alaçatı'ya gitmeden önce Gamze'ye uğradık. Sağolsun İzmir'i iyi gezdik sayesinde :)

Çok sıcak olmasına rağmen, İzmir aşkıyla tutuşan bana hiç dokunmadı :)



Kızlarağası Hanı ile başladık tura. Burası küçük Eminönü. Tarih kokan sokaklarında alışveriş yapıp yorulunca yemek yiyebileceğiniz ve kahve içebileceğiz çok güzel mekanlar var.


Bizde gezmeye ara verdiğimizde fincanda kahve içmeye karar verdik. Daha doğrusu Gamze önerdi. Mutlaka içelim çok güzel dedi. Hakikaten de öyleymiş. Kumda kahve içmiştim çok güzeldi. Fincanda kahvenin tadı daha bir başka. Türk kahvesi hayranı olan biri olarak bunu da çok beğendiğimi söyleyebilirim.

Korda fincan içinde pişen bir kahve. İzmir'e gelirseniz mutlaka için derim.

Oğlumun keyfi her zaman olduğu gibi yerindeydi. Zaten Yağız'ı gezdir, yemek yedir, bir de bu aralar yürümeye başladığı için yürüt çok mutlu :)

Kızlarağası Hanı'ndan sonra Karşıyaka'ya geçtik. Burasını da Taksim İstiklal Caddesinin bir küçük versiyonuna benzettim.
Çift taraflı dükkanlar arasında uzunca bir yürüyüş yaptık. Söylemeden edemeyeceğim, İzmir'in kızları gerçekten çok güzel. Yaşlı kadınların bile ayrı bir havası var. Bence bu güzelliği ayrıca Atatürk sevgisi besliyor...
Karşıya dönerken, Yağız havada uçan ve bize gitgide yakınlaşan martıyı çok sevdi. 
Denizde zıplayan balıkları mı tutsun, martıyı mı tutsun bilemedi minik kurbağam :)






İzmir'de gün batımı bir başka güzel oluyor. Her yer Türk Bayrağı ve Atatürk resimleriyle donatılmış İzmir'e bir kez daha aşık oldum.
Trakya insanı ve İzmir insanı birbirine çok benziyor. O yüzden sanırım daha da ısındım.
Tek beğenmediğim ve yakıştırmadığım konu, parklarda çekirdek yeyip yere atmaları, ellerinde ki boş su şişelerini yere atmaları,... kısacası çoğu kişi çöpünü yere atıyor. Buna bir çözüm bulunmalı bence. İzmir'e hiç yakışmayan görüntüler vardı :( 






"Güneşin batışını Asansör'de izleyelim" dedi kuzenim ama yakalayamadık.

Tarihi Asansör'ü çok sevdim. Bu fikre bayıldım hatta. İki Cadde var, biri Mithatpaşa Caddesi diğeri  Halilrıfatpaşa Caddesi. Biri diğerinden 58m. yüksekte.
1907 yılında Musevi işadamı "Nesim Levi (Bayraklıoğlu)" tarafından yaptırılan asansör, birinden diğerine 155 basamakla ulaşılan iki semt arasında hızlı ve kolay ulaşım sağlama amacıyla yaptırılmış. Ve hala insanlar bu amaçla kullanıyor. Ayrıca yukarıya yapılan restaurantla turistik bir yer haline getirilmiş. 
Mutlaka gidin, manzarası süper.


5 yorum:

  1. Güzel gezmişsiniz. İzmir' i ben de çok seviyorum. Bahsettiğiniz yerlerden gitmediklerim de var, her seferinde bir başka sefere inşallah diyorum. Yağız çok tatlı izlemiş martıyı denizi, sevgiler;).

    YanıtlaSil
  2. Tesekkur ederim.Yagız'ın hayvanlarla arası cok iyi.Bu sene Yağız olduğu icin daha az gezdik.Ben seviyorum keşfederek gezmeyi.

    YanıtlaSil
  3. Gurbette yasayan bir Izmirli olarak bu yaziniz ve fotograflar ilac gibi geldi. Oglunuz da cok tatli masallah. Benim de 27 aylik bir oglum var. Annelik bambaska bir sey degil mi? Blogunuz cok hos, cok icten. Yine ugrayacagim ;)
    Avustralya-Canberra'dan sevgiler.
    Nurdan, Hug-a-Bit Quilts (www.hugabitquilts.blogspot.com.au)

    YanıtlaSil
  4. Cok tesekkur ederim Nurdan.Amac zaten icimden geleni agzima geldigi gibi yazmak olunca samimiyet ardi sira geliyor sanirim.Tanistigima cok memnun oldum.Bende blogunu incelemek isterim.Sevgiler

    YanıtlaSil

 

Gülev'in Gözünden Copyright © 2012 Design by Ipietoon Blogger Template